Hi Friends

After the series of travel posts about my tour in some Cyclades Islands of Greece, I have started one more brand-new travel posts series today. My main holiday destination this year has been Greece and the Greek islands, which have been constantly on the agenda in our country. In the first week of September, I went on a two-day, one-night trip to the Lesbos island of Greece, (Called Midilli in our country). I have edited and completed the photos and texts about my trip to Lesbos island. I think to share a post every week. I hope you enjoy reading it, thank you in advance.

Merhaba Arkadaşlar

Yunanistan’ın bazı Kiklad Adaları’na yaptığım gezi ile ilgili yazı serimden sonra bugün yepyeni bir gezi yazısı serisine daha başlıyorum. Ağırlıklı olarak benim de bu yıl tatil rotam, ülkemizde sürekli gündemde olan Yunanistan ve Yunan adaları oldu. Eylül ayının ilk haftası Yunanistan’ın Lesbos (Bizde Midilli) adasına iki gün bir gecelik gezi gerçekleştirdim. Lesbos adasına yaptığım geziyle ilgili fotoğrafları ve yazılarımı düzenleyip tamamladım. Her hafta bir yazı paylaşması düşünüyorum. Umarım beğenerek okursunuz, şimdiden teşekkürler.

As I mentioned in my travel posts last year, I don't like the vacation format that goes between hotel, sea and foods. I want to discover new places at homeland or abroad as much as possible. Before the pandemic, I traveled abroad every year. However, the pandemic caused millions of people, including me, to change their travel plans for at least 2 years. After the pandemic, it was time for me to start traveling abroad. Last year, I did this by going to Thessaloniki, Greece. My second choice for an abroad vacation this year was Greece again. I will write about arrival in Ayvalık in the first part of my Lesbos island travel post series.

Geçen seneki seyahat yazılarımda da belirttiğim gibi otel, deniz ve yemek arasında geçip giden tatil anlayışını sevmiyorum. Yurtiçinde veya yurtdışında mümkün olduğunca yeni yerler keşfetmek istiyorum. Pandemiden önce her yıl yurtdışı seyahatleri yapan biriydim. Fakat, pandemi benim gibi dünyada milyonlarca insanların seyahat planlarını en az 2 yıl değiştirmesine sebep oldu. Pandemiden sonra benim için artık yurtdışı seyahatlerime başlamanın zamanı gelmişti. Geçen sene bunu Yunanistan’ın Selanik şehrine giderek gerçekleştirdim. Bu yılki ikinci yurtdışı seyahat tercihim yine Yunanistan oldu. Lesbos adası gezi yazısı serimin birinci bölümünde sizlere Ayvalık’a varıştan bahsedeceğim.

In 2023, I took my first travel abroad after the pandemic. I wanted to continue this hobby this year as well, and I will continue doing so as long as global, national and financial conditions allow. As I mentioned in my previous travel post series, we had completed the visa procedures in the spring and received our visas. I and my friend planned to visit Lesbos Island in the first week of September with our current visas. Our initial plan was to depart from Istanbul by bus at night and arrive in Ayvalık in the morning because the ferry that would take us to Lesbos Island would depart at 9:30 in the morning.

2023 yılında, pandemi sonrası ilk yurtdışı seyahatimi gerçekleştirmiştim. Bu yıl da bu hobimi devam ettirmek istedim ve küresel, ülkesel, finansal koşullar el verdiği sürece de buna devam edeceğim. Önceki gezi yazısı serimde belirttiğim gibi ilkbaharda vize prosedürlerini hallettmiş ve vizelerimizi almıştık. Arkadaşımla Eylül ayının ilk haftası, mevcut vizemizle Lesbos adasını gezmeyi planladık. İlk planımız otobüs ile geceden İstanbul’dan yola çıkıp sabaha karşı Ayvalık’a varmaktı çünkü bizi Lesbos adasına götürecek feribot sabah saat 9.30’da hareket edecekti.

We arrived at the Ayvalık bus terminal at around 05:30 in the morning. Since public transportation hours had not yet started at the terminal and there were no taxi, we had to walk a 45-minute walk to Ayvalık Port. We started walking towards Ayvalık center on deserted roads at twilight. Frankly, we were a little worried as we walked because the location of the bus station was far from Ayvalık center and in an undeveloped urban area. We reached Ayvalık center in 35 minutes by walking a little faster. The sun had not yet risen. We had tea, ate something and rested at a cafe. We took care of things like ferry tickets, limav tax etc. and immediately got in line in front of the Ayvalık Sea Border Gate because the line was getting longer. The passengers of the tour companies close to Ayvalık Port had also started to arrive.

Sabah saat 05.30 gibi Ayvalık otogara varmıştık. Otogarda toplu taşıma saati henüz başlamadığından ve taksi olmadığından Ayvalık Limanı’na doğru 45 dakikalık bir yolu yürümek zorundaydık. Alacakaranlıkta, ıssız yollardan Ayvalık merkeze doğru yürümeye başladık. Açıkcası yürürken biraz da endişelenmiştik çünkü otogarın konumu Ayvalık merkeze göre uzak ve şehirleşme açısından gelişmemiş bir yerdeydi. Biraz da hızlı yürüyerek 35 dakikada Ayvalık merkeze ulaşmıştık. Güneş henüz doğmamıştı. Bir kafede çay içip birşeyler yedik ve dinlendik. Feribot bileti, limav vergisi v.s. gibi işleri hallettik ve Ayvalık Deniz Hudut Kapısı’nın önünde hemen sıraya girdik, çünkü sıranın uzunluğu gittikçe artıyordu. Ayvalık Limanı’na yakın konumda olan tur şirketlerinin yolcuları da gelmeye başlamıştı.

After passing passport control, we sat for a while in front of Ayvalık Port. Then we got on the catamaran that would take us to Lesbos Island and started waiting for the departure time. See you in the next post of my Lesbos Island tour. All the photos in this post belong to me. Thank you for reading.

Pasaport kontrolünden geçtikten sonra Ayvalık Limanı’nın önünde biraz oturduk. Daha sonra bizi Lesbos adasına götürecek kataramana binip hareket saatini beklemeye başladık. Lesbos adası gezi turumun bir sonraki yazısında görüşmek üzere. Bu yazıdaki tüm fotoğraflar bana aittir. Okuduğunuz için teşekkür ederim.