Hi Friends
As I mentioned in my travel posts last year, I don't like the vacation format that goes between hotel, sea and foods. I want to discover new places at homeland or abroad as much as possible. Before the pandemic, I traveled abroad every year. However, the pandemic caused millions of people, including me, to change their travel plans for at least 2 years. After the pandemic, it was time for me to start traveling abroad. Last year, I did this by going to Thessaloniki, Greece. My second choice for an abroad vacation this year was Greece again. I will write about the village of Mantamados and the Taxiarchis Monastery located in this village in the fifth part of my Lesbos island travel post series.
Merhaba Arkadaşlar
Geçen seneki seyahat yazılarımda da belirttiğim gibi otel, deniz ve yemek arasında geçip giden tatil anlayışını sevmiyorum. Yurtiçinde veya yurtdışında mümkün olduğunca yeni yerler keşfetmek istiyorum. Pandemiden önce her yıl yurtdışı seyahatleri yapan biriydim. Fakat, pandemi benim gibi dünyada milyonlarca insanların seyahat planlarını en az 2 yıl değiştirmesine sebep oldu. Pandemiden sonra benim için artık yurtdışı seyahatlerime başlamanın zamanı gelmişti. Geçen sene bunu Yunanistan’ın Selanik şehrine giderek gerçekleştirdim. Bu yılki ikinci yurtdışı seyahat tercihim yine Yunanistan oldu. Lesbos adası gezi yazısı serimin beşinci bölümünde sizlere Mantamados Köyü ve bu köyde bulunan Taxiarchis Manastırı’ndan bahsedeceğim.
We woke up at around eight in the morning and had breakfast at the hotel. Whereas I was expecting an ordinary breakfast, I was surprised when I saw an open buffet breakfast like in Turkiye. After all, the food & beverage culture of the two countries is almost the same. However, there is one drawback: they do not have a tea culture :) This time, rested, we set off again at nine o'clock towards the north of the island. Our first stop would be the village of Mantamados. The name Mantamados comes from manda (Water buffalo) in Turkish. Naturally, this village has a rich variety of cheeses. It is also known for its honey and of course olive oil production. As is the case with the rest of Lesbos, the Greek Communist Party has a lot of influence in this village. So much so that they even built a special wall at the entrance to the village for their propaganda purposes. After seeing the tours stopping by a cheese factory, we also stopped by there and tasted various cheeses :) Then, we went to the Taxiarchis Monastery, which is a very short distance from the factory.
Sabah sekiz gibi uyandık ve otelde kahvaltımızı yaptık. Ben sıradan bir kahvaltı beklerken, Türkiye’deki gibi bir açık büfe kahvaltı ile karşılaşınca biraz şaşırmıştım. Ne de olsa iki ülkenin yeme-içme kültürü hemen hemen aynı sayılır. Fakat, bir eksikle, onlarda çay kültürü yok : ) Bu kez dinlenmiş bir şekilde, saat dokuzda tekrar adanın kuzeyine doğru yola çıktık. İlk durağımız Mantamados Köyü olacaktı. Mantamados adı Türkçe’deki mandadan gelmektedir. Doğal olarak, bu köyde peynir çeşitliliği zengindir. Ayrıca bal ve tabi ki zeytinyağı üretimi ile de bilinmektedir. Lesbos adasının genelinde olduğu gibi bu köyde de Yunanistan Komunist Partisi’nin ağırlığı fazladır. Öyle ki, köye girişte propagandaları için için özel bir duvar bile inşa etmişler. Bir peynir fabrikasına uğrayan turları gördükten sonra biz de oraya uğrayıp çeşitli peynirlerin tadımı yaptık : ) Daha sonra fabrikaya çok kısa bir mesafede olan Taxiarchis Manastırı’na gittik.
This monastery has great importance for Christianity and especially for the people of Lesbos. According to legend, when Saracen pirates came to plunder Mantamados, they killed all the monks in this monastery; however, a novice priest hid in the attic of the monastery. When the pirates noticed this monk alive and returned to the monastery to kill him, the angel Michael appeared before them with his sword and protected this monk. Later, this monk drew an icon of Michael somewhere in the monastery, with the blood of the dead monks on the ground. This icon is still in the monastery; moreover, there are pictures of Michael almost everywhere in the monastery.
Bu manastır Hristiyanlık ve özellikle Lesbos halkı için büyük bir öneme sahiptir. Rivayete göre, Sarazen korsanları Mantamados’u yağmalamaya geldiğinde bu manastırdaki tüm papazları öldürmüş; fakat, acemi bir papaz manastırda çatı arasına saklanmış. Korsanlar bu papazı fark edip onu öldürmek için tekrar manastıra döndüğünde karşılarına kılıcıyla birlikte Mikail melek çıkmış ve bu papazı korumuş. Daha sonra bu papaz yerdeki ölü papazların kanından Mikail’in ikonun manastırın içinde bir yere çizmiştir. Bu ikon halen manastırın içindedir; ayrıca, manastırın hemen hemen her yerinde Mikail’in resimleri bulunmaktadır.
According to another legend, a plane with two pilots that was about to crash in a military base in Mantamados was saved by Michael according to the pilots. There is a model of the plane at the entrance of the monastery and a picture of Michael on the tail of the plane. For this reason, it is believed that Michael is the protector of the Lesbos Island. Every year, people come here on foot from Mytiline to make pilgrimages. When they come to the monastery, they crawl on their knees to enter. Frankly, it seemed a bit strange to me that there were so many religious rituals in a place whose political views were predominantly communist.
Başka bir rivayete göre ise, Mantamados’ta bir askeri üsse düşmekte olan iki pilotlu bir uçağı, pilotların ifadelerine göre, Mikail kurtarmıştır. Manastırın girişinde bir uçak maketi ve uçağın kuyruğunda Mikail’in resmi bulunmaktadır. Bu nedenle Mikail’in Lesbos adasının koruyucusu olduğuna inanılmaktadır. Her yıl hacı olmak için insanlar Midilli’den buraya yürüyerek geliyorlarmış. Manastırın önüne geldiklerinde ise dizlerinin üstünde sürünerek içeri giriyorlarmış. Siyasi görüşü ağırlıklı komünizm olan bir yerde bu kadar dinsel ritüelin olması açıkcası bana biraz ilginç geldi.
After visiting the monastery, we sat in a nice cafe with chairs under the trees on the right side of the exit and ate the famous yogurt with honey of Mantamados. Resting for a while, we continued our journey north towards our next destination around noon. See you in the next post of my Lesbos Island tour. All the photos in this post belong to me. Thank you for reading.
Manastarı gezdikten sonra çıkışta sağ tarafta bulunan, sandalyeleri ağaçların altında olan, böyle güzel bir kafede oturduk ve Mantamados’un ünlü ballı yoğurtundan yedik. Biraz dinlendikten sonra öğle saatine doğru bir sonraki destinasyonumuz içim kuzeye doğru yola devam ettik. Lesbos adası gezi turumun bir sonraki yazısında görüşmek üzere. Bu yazıdaki tüm fotoğraflar bana aittir. Okuduğunuz için teşekkür ederim.